10 Ekim 2014 Cuma

DİN NASİHATTIR

Yüce Kur´anımız birçok ayetlerinde” Din nasihattir” buyuruyor, Yüce Rasulüllah´da Dinin nasihat olduğunu bildirmiştir. Öyleyse nasihatlere kulak verin, Ey Müslümanlar. Ölüm günü gelip çatmadan yaptığınız bütün kötülüklere, fenalıklara, kabâhatlere, suçlara ve günahlarınıza tövbe ediniz, bir daha işlemeyeceğinize söz veriniz, pişman olunuz ağlayıp göz yaşı dökünüz.
Bir daha kötülük yapmamaya azmediniz, Allah-ü teâlâ tövbe eden kullarını sever, günahlarını affeder, günahlarından kaçanları ebedi saâdet ve cennet nimetlerine erdirir.
Doğru konuşmayı ve hak söylemeyi Prensip ediniz. Yalamadan, gıybetten, boş ve
faydasız sözlerden, küfürden, haramdan, kalp kırmaktan, acı ve çirkin konuşmalardan dilinizi sakınıp koruyunuz.
Gözlerinizden gaflet ve hiyanet perdelerini kaldırınız, her şeyden ibret alınız. İyiyi, güzeli ve doğruyu görmeye alışır hale geliniz, kulaklarınızı Allah kelamına veriniz, Allahu teâlânın sevmediği sözlere kulaklarınızı tıkayınız, dinlemeyiniz.
Ağızdan alınan zehir, nasıl ki insanların vücutlarını harap eder, zehirlerse, kulaklardan alınan zehir, çirkin, kötü ve batıl sözler de insanların ruhlarını öyle zehirler, imanlarını öldürür, bu sebeple nefislerinize ve dillerinize sahip olunuz.
İslam büyüklerinden Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri, ‘elinize, dilinize, belinize sahip olunuz’ diye ne de güzel söylemiş. Öyle ise, ellerinizi harama, hırsızlığa, kötülüğe uzatmayın. Dillerinizi kötülüklerden, dedikodudan, yalandan, kötü sözden koruyunuz. Bellerinizi, eteğinizi, haramdan, zinadan ve kötülüklerden koruyunuz. Ayaklarınız daima hak yolunda olsun. Sapıkların, azmışların, ağzı bozuk küfürcülerin, iftiracıların, yalancıların ve dedikoducuların yanlarına yaklaşmayınız, olur ki sizlere zararları dokunur. Onlarla konuşmayınız, onlardan uzak durunuz.
Ölümü daima hatırlayınız, sıra bir gün bizlere de gelecek, ondan kurtuluş yoktur. Ölüm bir gün bizleri de çoluk-çocuklarımızdan ayırıp Kabir denen o karanlık ve soğuk çukura getirip atacaktır, herkes çekilip evine gidecek, Oğlun, Kızın, Eşin, Annen, Baban, Kardeşlerin, yakınların, dost ve akrabalarınız çaresiz dönüp evlerine gidecekler, bizler orada yalnız kalacağız, insanların amelleri ile baş başa kalacakları yer işte orasıdır. Mezar denen yer, ameli iyi olanlar için bir cennet bahçesi, ameli kötü olanlar için ise bir Cehennem çukuru gibidir. işte orada, Dünyada yaptığımız iyilik ve ibadetlerin mükâfatlarını
göreceğiz ve kıyamet gününe kadar iyi veya kötü amellerimizle baş başa o karanlık çukurda kalacağız.
Kabir ile kıyamet günü olan zaman arasında geçen süreye berzah alemi denir ki bu süre içerisinde zalimlere, Allaha âsi olanlara, kötülere, yalancılara, ahlaksızlara, küfür edenlere, gıybet ve dedikodu edenlere hırsızlık, zina, iftira, adam öldürme gibi akla gelen günahlar işleyenlere ölümden Kıyamet gününe kadar kabir azabı vardır. Allah yolunda, yüce peygamberimizin yolunda olanlar, kötülüklerden sakınanlar ise yüce Allahın izin ve inayeti ile kabir azabı tatmayacaktır diye müjdelenmiştir.
Kabir, âhiretin ilk kapısıdır. O kapıdan herkes mutlaka geçecek, güneş, öldüğümüz ve kabire koyulduğumuz gün yine doğacak, fakat bizler o gün artık güneşin doğduğunu göremeyeceğiz, o gün yine herkes yürüyecek, oynayacak, konuşacak ve gülecek. Ölmüş, mezarına konulmuş olanlar : yani bir gün ölmüş olan bizler, artık bir daha konuşamayacağız, belki de bir şeyler konuşmak isteyeceğiz ama, kimseler bizleri duymayacaklar. O gün yine insanlar işine gücüne gidecek herkes hayatını yaşayacak ama, bizim ellerimiz, ayaklarımız, dillerimiz, hareket etmeyecek ; edemeyecek. O gün yine ezanlar okunacak, namazlar kılınacak ama, bizler artık o ezanlara ve o namazlara gidemeyeceğiz.
Her gece evine, yuvana, çoluk çocuğuna dönerken, bu son yolculuktan, kabirden bir daha artık evine yuvana çoluk çocuğuna dönemeyeceksin, dönemeyeceğiz. O gece yine her tarafta ışıklar yanacak, şenlikler olacak, fakat bizim kaldığımız karanlık mezarlarda sessizlikler olacak. O gece yine herkes yatağına yatacak istirahat edecek, gülecek, yiyip içerek ama, bizler o soğuk ve karanlık korkunç çukurda kalacağız ne sağımıza ve ne de solumuza dönemeyeceğiz, dönülmeyen yollara, umulmayan yaralara düşeceğiz eyvah eyvah....
Doymayan gözlerimiz topraklarla ve kanmayan ağızlarımız çamurlarla dolacak, bir gün gelecek vücutlarımız yavaş yavaş çürüyüp toprak olacak, işte o günleri düşünmemiz dünyada iken ölmeden evvel bu acılara bu dertlere bu yaralara ilaç merhem bulmaya çalışmamız gerekmektedir, bunun ilacı, çaresi ibadettir, iyiliktir, salih amel işlemektir, Allah yolunda olmaktır.
Her şeyimiz, sahip olduğumuz şeyler, mülkümüz, paramız servetimiz başkalarına kalacak, en sevdiklerin evlatların dahi seni en kısa zamanda unutacaklar, bıraktığın mal’dan
servetten yiyip içecek ve gülüp eğlenecekler, har vurup harman savuracaklar.
Öyleyse geçici dünyayı bırakalım, ebedi hayatımız ve ebedi makamımız olan ; daha doğrusu gerçek dünyamız olan öbür dünyamızı kazanmaya bakalım. Öteki dünya diye adlandırdığımız dünya, ölmeden evvel kazanılır, sağ iken kazanılır, ölümden sonra her şey bitmiştir. Bu dünyada yaptığın iyilikler, hayır ve hasenat bizlerle birlikte gelecektir… Kabire ve oradan da kıyamet günü bizimle birlikte olur. Kabir azabından, kıyamet günüde bizi cehennem azabından salih amellerimiz ve ibadetlerimiz kurtaracaktır.
İbadetleri hepimiz biliyoruz. İbadetler kadar değerli olan birde Salih amel vardır ki diğer ismi de Ameli Salih’tir..
Dünya malına kıymet vermeyen, Allah-ü teâlanın rızasını ve sevgisini kazanmak için sevab işlemek azmi ile fakire, kimsesizlere, yetimlere yardım eden, malından az veya çok gücü yettiği kadar sadakalar veren, hayır - hasenat yapan, Allah yolunda O’nun için çalışan, harcayan insanlardır ki bu kişileri yüce Allah Kur’anında yüce peygamberimiz de Hadislerinde cennete gireceklerini, kabir azabı görmeyeceklerini müjdelemiştir. ( Münafikûn süresi ayet: 10 )
Hadisi Şerif: Ümmetimin Salihlerinin cennete girmeleri namaz ve Oruçları sebebi ile değildir. Cömertlikleri, Müslümanlara karşı Kalplerinde kötülük beslememeleri ve Müslümanlara nasihatları sayesindedir.
Mü’min suresi Ayet 40: Her Kim ki, mü'min olarak sâlih işler yaparsa işte onlar cennete girerler, orada hesapsız rızıklarla rızıklandırılır.
Necm Süresi Ayet 32: Allah-ü teâla Salih amel isleyenlere cennetini verecektir. Onlar kötülüklerden sakınsınlar, senin Rabbin affedendir.
Cenabı Allah bizleri rahmetinden, yüce peygamberimizin şefâatından mahrum etmesin, bizleri cennetine ulaştırsın. Amin.
Yazımı rahmetli Aşık Ruhsatinden bir hazır şiirle bitiriyorum, Mutlu olun.
Ö l ü m G ü n ü
Gün bir gündür gayri saat bu saat
Yârini bir daha göremezsin haaa.
Ansızın kapına ecel gelirse
Bir saat evinde duramazsın haaa.
Güvendiğin dallar eline gelir
Kazandığın mallar dünyada kalır
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bir salâvat dahi veremezsin haaa.
Oğlun kızın feryat edip ağlarlar
Ayrılık oduyla ciğer dağlarlar
Gözün yumar çeneni de bağlarlar
Eşini dostunu göremezsin haaa.
Heveslenme dünya denen yapıya
İste geldi son taksimat tapuya
Dört kişiyle çıkarlar kapıya
Bir daha evine giremezsin haaa.
Dinle sana bildireyim hesabın
Şu yalan dünyanın anla harabın
Hemen bir kazan su bir kalıp sabun
Onunda hepsini süremezsin haaa.
Düşün hele ne karalı yazın var
Hiç hayrı yok nice oğlun kızın var
Eğer bulunursa bir top bezin var
Üç kattan ziyade saramazsın haaa.
Bir Fayda vermez malın melali
Bütün hasret kalır kaşı hilalin
Çoluk çocuk ile evlat ıyâlin
Bir daha hatırını soramazsın haaa.
Gel aldanma düşme nefsin peşine
Kul olanın neler gelir başına
Uzatırlar musallânın taşına
Yolları sapadır varamazsın haaa.
Mezarlıkta sana bir yer kazarlar
Dünyadaki geçimini bozarlar
Üzerine beş on kerpiç dizerler
Sağına soluna dönemezsin haaa.
İki melek gelir sual sormaya
Amelin var mıdır cevap vermeye
Gayri sıra geldi hesap görmeye
Yakanı elinden alamazsın haaa.
Baktım bu kapıya kimse girişmez
İnşâallah işler orada karışmaz
Kimsenin bu işe aklı erişmez
Allahın hikmetini bilemezsin haaa.
Kadir Su, Şair, Remagen

1 yorum: